yakın zamanda - Turco Inglés Diccionario

yakın zamanda

Significados de "yakın zamanda" en diccionario inglés turco : 7 resultado(s)

Turco Inglés
General
yakın zamanda soon adv.
Unfortunately the situation on the ground gives no reason to believe that things will get any better soon.
Ne yazık ki sahadaki durum, işlerin yakın zamanda daha iyiye gideceğine inanmak için hiçbir sebep sunmuyor.

More Sentences
yakın zamanda recently adv.
I was recently appointed head of the department.
Yakın zamanda bölüm başkanlığına atandım.

More Sentences
yakın zamanda more recently adv.
The issue was also more recently discussed at the EU-Israel Association Council meeting of 21 October 2002.
Bu konu yakın zamanda 21 Ekim 2002 tarihli AB-İsrail Ortaklık Konseyi toplantısında da tartışılmıştır.

More Sentences
yakın zamanda anytime soon adv.
I'm not leaving anytime soon.
Yakın zamanda gitmeyeceğim.

More Sentences
yakın zamanda in the near future adv.
yakın zamanda of late adv.
yakın zamanda in the not too distant past adv.

Significados de "yakın zamanda" con otros términos en diccionario inglés turco: 39 resultado(s)

Turco Inglés
General
çok yakın zamanda anytime soon adv.
I'm not leaving anytime soon.
Çok yakın zamanda ayrılıyorum.

More Sentences
yakın zamanda olma recency n.
yakın zamanda yapılmış bir araştırma a recent study n.
yakın zamanda yapılan araştırmalar recent searches n.
yakın zamanda olma recentness n.
yakın zamanda ortaya çıkmış new-sprung n.
yakın zamanda var olmuş new-sprung n.
yakın zamanda bitmiş bir anlaşmazlık veya mücadeleyi anlamlı bir şekilde yansıtan olay epilog n.
yakın zamanda bitmiş bir anlaşmazlık veya mücadeleyi anlamlı bir şekilde yansıtan olay epilogue n.
yakın zamanda sütten kesilmiş çocuk weanel [dialect] n.
yakın zamanda vefat etmiş kimse loved one n.
yakın zamanda ünlenmiş emerging adj.
yakın zamanda başarılı olmuş emerging adj.
yakın zamanda ortaya çıkmış emerging adj.
yakın zamanda olan late adj.
yakın zamanda ortaya çıkmış oncoming adj.
en yakın zamanda in the soonest time adv.
en yakın zamanda in the earliest time adv.
Phrases
mümkün olduğu kadar yakın bir zamanda at your convenience expr.
yakın bir zamanda in the not-too-distant future expr.
Proverb
sabaha yakın görülen rüya tez zamanda çıkar morning dreams come true
Colloquial
şükran gününe yakın bir zamanda arkadaşlarla toplanılarak yapılan kutlama friendsgiving n.
çok yakın bir zamanda any second now expr.
yakın bir zamanda in the not too distant future expr.
Idioms
(birinin) yakın zamanda bitirmesi gereken işlerin planı (one's) plate n.
Speaking
eminim çok yakın bir zamanda görüşeceğiz I'm sure we'll be seeing each other real soon expr.
yakın bir zamanda olacak gibi it appears to be imminent expr.
Politics
yakın zamanda bağımsızlığa kavuşmuş (millet) emergent adj.
Mining
madenin yakın zamanda hazırlanıp çalışmaya açılmış kısmı winning n.
Medical
yakın zamanda kortikosteroid kullanımı recent use of corticosteroids n.
Optics
iki farklı ancak ilişkili uyarıcının uzay ve/veya zamanda birbirine yakın bir şekilde gösterildiğinde gerçekte olduklarından daha farklı algılanmaları contrast n.
Agriculture
yakın zamanda tarım yapılmış (arazi) fresh adj.
Breeding
yakın zamanda sütten kesilen weanling adj.
Geology
metamorfik kayaçta çevresindeki kayadan daha yakın zamanda oluşmuş kristalimsi yapı neoblast n.
yakın zamanda atmosferden kaynaklanan yeraltı suyu meteoric water n.
Military
yakın zamanda orduya yazılmış asker military recruit n.
Hunting
avın yakın zamanda geçmiş olabileceği bölgede av köpeğine iz sürdürme casting n.
Ornithology
fil kuşları familyasına ait, yakın zamanda nesli tükenmiş dev bir kuş epiornis n.
Slang
yakın zamanda yenenler cookies n.